16 Mart 2009 Pazartesi


Bu akşam Hotel Ruvanda'yı izleyeceğim. Hiç de iç açıcı olmadığını bilmekle beraber hem siyaaset için ödevim hem de bu tarz filmler (gerçek hayattan esinlenilmiş) dünyanın farklı yerindeki insanlarla bağlantı ve hatta empati kurmamızı sağladığı için yararlı buluyorum.

Gerçekle bağlantıda olmayı istemek.. bu konu dünümün konusuydu. Anamika ile fuar alanında herşeyin yerleşmesini beklerken bana hayatını anlattı. Hintli bir alede doğmuş, babasının sayesinde 16 yaşında Hollanda da okuma bursu kazanmış. Universitede human development (insani gelişim) bölümünde okumuş ama çok teorik geldiği için okulunu yarıda bırakıp once peruya sonra barselonaya gitmiş. Le Rambla'da dans etmiş. Oradan Yunanistana gitmiş, kaçak pakistanlıların çoğunlukta olduğu bir yerde yaşamış. Sonra yapmak istediği şeyin insani gelişime katkıda bulunmak olduğuna karar vermiş ve hollandaya dönüp okulunu derece ile tamamlamiş.

Bana dedi ki;

hayatta bir çok kapı var. biz bir tane kapı var sanıp durmadan o kapıyı zorluyoruz. Aslında o kapıyı kırana kadar zorlamadan başka yönler denesek önümüz çok daha açık olacak. hayat çeşitlenecek. Şimdi senin korkuların var. oysa hiç bir hal sonsuza kadar kalmıyor, her durum değişiyor. Çok iyi bir hayatın olsa bile bir gün bitecek. onu da alıp gidemezsin. öyleyse korkma. hem de hiç. yürü, dene ve güven.

yürü, dene ve güven.

ne kadar anlamlı değil mi?

amerikan konsolosluğundaydım bugun. size bir haber ayın 6sinda New York'a uçuyorummmmm.daha heycan yok, gelir merak etmeyelim :)

bugün normalde hiç ağzımdan çıkmayacak bir söz ettim. ne olduğunu söylemeyeceğim biraz özel ama karşımdakinin çok şaşırdığını temin ederim. muzurluktan ve şaşkınlıktan yüzünün aldığı hal görmeye değerdi :)

bir arkadaşlık yarattım bir de. Amerikan konsolosluğunda yanımda duran opera sanatçısı ile arkadaş oldum. Adı onur. umarım uzun sürer arkadaşlığımız..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yürü, dene ve güven
yürü, amacını belirle ve güven:)