1 Ocak 2009 Perşembe



-Küçüklüğüme dair en üzüldüğüm şey Susam Sokağı kuklalarımı kaybetmem olmuştur.

Bu cümle çok kısa ve çabucacık bir konuşmanın içinde geçmiş ve sonra kaybolmuştu. Tekrar ortaya çıkışı dünkü yılbaşı akşamına denk geliyor. Dün çam ağacının altında duran hediyemi 12'de açtığımda dünyalar şekeri bir kurabiye kuklası ile karşılaştım. İlk şokum O'nun hediyeyi kendi elleriyle makineda dikmiş olması oldu. İkinci şok kuklamın elindeki kurabiyenin geçen postumda resmini koydığum kurabiye ile aynı olması (tamamen tesadüf), üçüncü şokum ise şu yukarıdaki diyaloğun bana hatırlatılması oldu. Hangi birine şaşırayım, şaşırdım :)

Ben bu yılki hediylerime ba-yıl-dım !!!

Bu kurabiye canavarı kuklası benim en değerli eşyalarım arasında hemen yerini aldı, elinde kurabiyesiyle..

Harika bir yılbaşı idi. Saat 4 sularında eğlencenin tavanına vurulduğu, güzel insanların, harika mezelerin olduğu harika bir yılbaşı..

Yılbaşı ertesi kahvaltıları çok severim. Enerjiktirlerç. Bu yıl sabah kahvaltıda ise kaşarlı dilli tost denendi, bayıldım (Marmaris büfe'yi bilenler mutlaka denemeli) ah tabi bir de tarçınlı kahve var ki...

Bu sene güzel olacak, hissediyorum

:))

Hiç yorum yok: