13 Temmuz 2011 Çarşamba

Uygunsuz Dörtleme


Çabuk döndüm. İstanbul, inine çağırdı beni. Halbuki orada çeşit çeşit baykuşlar vardı. Ela gözlüler, yeşil gözlüler, kahve gözlüler... ve yurdun dört bir yanında olduğu gibi orada da bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardı.

Çabuk döndüm. Eşyalarımı ve yüreğimin sevecen bir kısmını orada bıraktım -sevecenliğin kökü tekrar uzar, bilirim-. Temennim, onların vakitlice çiçek açması, o güzel Ege diyarını boydan boya kucaklamasıdır.

Çabuk. Çarçabuk.

Dönüşüm bir nedenden kaynaklanıyor. Ve ben bunu henüz bilmiyorum. Fiziksel değil. Hissediyorum.

Hem İstanbulu da özlemişim, bugün anladım. İçindekilerden ötürü olamalı. Ya da hem onlardan hem de Galata Kulesinden, sokak kahvelerinden, şehir uğultusundan, bol bulunan kitap tarlalarından, cıvıldayan arkadaşlardan, soğuk merdivenlerden, utangaç ve içe kapanık yol insanlarından -ki her birini tek tek hediye paketi gibi görüyorum, açmak için delirdiğim-, birahanelerden, ismini resmi bir özgürlük kavramından alan uzun bir caddeden, tünelden, kumkapı'nın fikri ve bebek'in manzarasından....

Yine de "kalbim Ege'de kaldı" lakırdısı içimde yer etti.
Ege'de her insan -belki de yola olana destek vermek ya da kendi pınarını çoşturmak için- selam verir bir diğerine. Selam veren gülen yüzler içimde yer etti.

Döndüm. Ufak bir incinme olmuş bacağımda -yüreklerimizde olmasın-. Ufak bir kontrol ve biraz dinlenme.

Çar-liston
Çar-çabuk
Çar- içe
Çar-k