6 Temmuz 2011 Çarşamba

Keyifli bir Kelimesizlik


Bir sürü şey yazdım. Hiçbiri tam olarak hissiyatımı anlatmadı. Bazısı erişilmek istenen tanıma yakın bazısı ise çok uzak kaldı. Yine de bir saat önce bu yazdığım bu yazıyı yayınlıyorum.

"Tuhaf, ne kadar çok oldu yazmayalı. Kendimle başbaşa kalınca daha çok yazacağımı düşünmüştüm halbuki. Oysa başlangıçta tam tersi oldu. Uzun zamandır yaşamadığım bir deneyimi enine boyuna tattım.

Yalnızlık ilk gençlik yıllarımda koyu bir hüzündü benim için. Beni renksiz kılar, yaralar açar ve üzerine kabuk bağlanmasına müsaade ederdi.

Ben yalnızken değilde asıl yalnız değilken -sahi nedir yalnızlığın tersi- acırdım yalnız halime.

Yalnızlık; tatsız tuzsuz bir ekmekti. Öylesine sıradan...

Yıllar geçti. Ben çevreme insandan bir kalkan ördüm. "Siz, ey insanlık! beni benden koruyun".

Bir gün ansızın bir merak düştü içime. Değiştirsem nasıl olurdu. Kalabalığı sadelikle değiştirsem, mesela.

Sade bir ekmek hem karnımı hem ruhumu doyursa mesela. Bütün -bütün, bütün, bütün- fazlalıkları atsam. Küçük bir kayık, küçük bir şarap. Güzel şarkılar. Bir de kırmızı bir balık...

Beyaz bir elbise olsa üzerimde. Tatlı bir esinti. Tıpkı şimdi olduğu gibi. Belki azıcık daha fazla.

Bütün entarilerim çok açık mavi, çok açık yeşil.. Her şey çok açık.

Bizimkisi "akıntıya karşı yolculuk" değil beyler. Bizimkisi uyuma doğru bir serüven.

Datçadayım. Burada sevgiyi bile hissetmeden sevdim herşeyi. Her şey olması gerektiği gibi..

Dondurma sade, kavgalar sade, çamaşırı askıdan toplamak keza öyle...

Çok şey yaptım. Daldım mesela ömrümde ilk defa. İki kere. Bir tanesi yedi metreye. Ya da şöyle demeliydim; aşık oldum. Gece uyurken bile akvaryumdaydım.

Koca bir çınar gördüm. Kalabalık ailenin güzelliğini gördüm, çocuklardaki güzelliği gördüm. Bir koyun mavi-yeşil anlatılmazlığını gördüm. Yabancılar tanıdım. Onları tanıdık yaptım.

Her hücrem gülümsüyor.

İş yapmanın keyfine varıyorum. "Yoruldukça kayboluyor acılar". Ve ben işlemenin ne demek olduğunu anlıyorum.

Gülümsüyorum.
Özümsüyorum.
Deliriyorum.
Seviyorum.
Gülümsüyorum."

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Geçtim bilgisayar başına ve çalışmaya başlamadan bir göreyim istedim seni... iyi ki de istemişim...
Nerdeyse her yazının bazı cümlelerinde daha çok ''neden'' fark ediyorum...belki de gerçekten bulmak istediğimdendir...
''insandan kalkan örmek''...''beyaz elbise...''uyuma dogru, doga ile beraber yaşanan serüven...''

ne yalan söyleyeyim , datça'ya gitmek ve /veya gelmek istedim...

akşamın bu saatinde varken o kadar yapılacak şey ,ben iyisi mi güzel bir kahve yapayım kendime...geçeyim cam kenarına, İstanbul sıcagına inat ve bu zamanlar herhangi bir ülkenin - güney amerika misal - soguk bir sehrindeymis gibi yumdumlayayım kahvemi keyfimce...

Senin bir önerin desem ve datça daha ne kadar misafir eder sizi sence?

Adsız işte.