22 Şubat 2009 Pazar


Bal kabağına olan bu tutkum aslında geçen sene Cambridge'de cadılar bayramında o koca koca profesörleri Gargamel kostümü ile gördüğüm gece başladı. Nehirde salla yapılan bir seyehat, mumlar, dar sokaklar, Cambrigde'nin o kendine has biz ki ne öğrenciler yetiştirdik dünyayı yönettiler güveni, Sadra ve ben.

Ne diyordum balkabağı, evet sonra İstanbula döndüm. Cambridge'den bana kalan bu meyve ülkemin zengin tarlalarında hoş bir tada dönüştü. Farkettim ki ben aslında bal kabağını haşlayıp yemeğe ba-yı-lı-yor-mus-um. Gercekten. Hayır şekerlenmemiş haliyle. evet deliyim :))

Niyet mektubu yazıyorum. Çok Niyetliyim bitecek o mektuplar :)

Okul başladı. Bilgi'nin çılgın halini seviyorum. İki tane deli dolu dersim var. Hatta bir tanesinin bitirme ödevi blog tutmak. Evet bildiniz bu blog bu işe alet olacak:) dersin adı yaratıcı süreç. Yani artık değişikliklerimi daha yaratıcı yapma amacındayım. Haberiniz olsun.

Yarın komik bir şekilde ezberimi bozacağım. Nasılsın diye soranlara iyiym demeyeceğim. Düşünüp gerçekten nasılsam onu söyleyeceğim.

Örneğin;
- Nasılsın?
- Gökkuşağıymışım gibi hissediyorum

Nasıl??? :)))

Harika bir hafta geçirin.

Not: Evet bu bloguma koyduğum ilk fotoğrafım. Bu beim :) yer Cambridge. Fotoğrafın sahibi Sadra.

1 yorum:

Hayati Kandiyoti dedi ki...

Ah en güzeli de burada olmana sevinmek. =)
Bence bir popülarite patlaması yaşayabilirsin bu fotoğraftan sonra, demedi deme.

önce kahve.

"...I can hear the sound, of a windmill going round.."

diye alıntımı da yapar çağrışımını sana bırakırım.
hoşbuluyorum, genel olarak yaşamayı. =)