13 Ocak 2009 Salı

Bunu keşfetmem yeni. İçimde küçük bir kız çocuğu var, büyüdü sanılan ama büyümemiş. Dokunsan küsecek, dokunsan ağlayacak. Sevinmesi ya da üzülmesi bir cambazın dengesi kadar hassas. Bir tarafı duygusal açıdan bu kadar bağlı olmasına oldukça kızgın, ve otoriter. Diğer tarafı ise bağırma bana diyor, zaten kötüyüm bugün. Eşit olsun istiyorum halbuki. Güvende hissetmek istiyorum bir de. Bu güvenlik kaygısı mıdır bizi bu kadar uzak yapan?

4 yorum:

Hayati Kandiyoti dedi ki...

Bir soru geldi doğrusu aklıma, cevabı sana ait: Kaybedecek neyi(niz) var ki güvende hissetmiyorsun(uz)? Bunun cevabını vermek belki daha iyi hissetmene sebebiyet verir diye düşündüm.

Güvenlik kaygısı ülkeleri yıkıma sürükler, ülkeler ise küçük insanlardır harita üzerinde. Bunu sen çok iyi bilirsin.

haddim değil ama; altında güvende hissedebileceğin bir gökyüzü biliyorum. istersen seninle paylaşabilirim.

sevgiler. sana ve ufaklığa.
Hayati.

Adsız dedi ki...

Hem özgürlük isteği, hem yenilikleri sevmek, hem okşanmak hem de hiç dokunulmamak isteği.
Kızgın üstelik bir de otoriter.

Bunların hepsinin altından kalkar o küçük çocuk:) Yaşamı seven, kendine güvenen ve kendi dahil herkese eşit gözle bakabilen bir çocuk o. Öyle tanıdım onu ta buralara gelmeden...

Adsız dedi ki...

Bağırma diyenle, bağıranı sakince dinlersen eğer sana kötüyüm dedirtecek kimsenin olmadığını görebilirsin.

Adsız dedi ki...

Kendine güven, biz sana güveniyoruz ve yanındayız.Görmesek de görsek de, surat assan da asmasan da yanındayız. Sadece görmek iste, inatla. Buradayız, seninleyiz, daima.