30 Mart 2011 Çarşamba

-ki yazmaya susamışım-

Düşündüm de daha çok müstehzi.
Özgür ve müstehzi.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Alıntı ;
Hiç yalnız hissetmedim kendimi. Bir odada tek başıma kaldım, intiharın eşiğinde. Kendimi çok kötü hissettiğim oldu, ama hiçbir zaman birinin odaya girip kendimi daha iyi hissetmemi sağlayacağını düşünmedim. ya da birkaç kişinin. Başka bir deyişle, yalnızlık beni hiçbir zaman rahatsız etmemiştir, çünkü yalnız kalmaya doyamam. Ben kendimi insan dolu bir odada ya da tezahürat yapan seyircilerle dolu bir tribünde en yalnız hissederim.

Ibsen'den bir alıntı yapacağım: En güçlü insanlar genellikle yalnızdır.

Hiçbir zaman içimden, şuh bir sarışın içeri girip beni düzecek, taşaklarımı ovacak ve kendimi daha iyi hissedeceğim, diye geçirmedim. Hayır, onun hiçbir yararı olmaz. insanları bilirsin, Hey, Cuma akşamı, ne yapacağız? Burda kös kös oturacak mıyız? Evet, kesinlikle Hepsi bu. Milyonlarca insan adına özür dilerim, ama ben kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim. Kendimden hoşnutum. Bildiğim en iyi eğlence kendimim. Biraz daha şarap içelim!

Charles Bukowski

Kaybedenler kulübü ve soundtrackleri kacırmamalısın.Nacizane onerimdir.

Adsız işte.

cansu dedi ki...

Gittim, beğendim.

Filmden çıkıp Ortaköye kadar yürüdüm. -ki bu aralar fena alışkanlık yaptı bu iş-

Bir söz takıldı oradan aklıma -bir yığının yanında- "insan kendinden ne kadar uzaklaşırsa kenine o kadar yakınlaşırmış". Doğru ama mümkünatsız buldum. Ne dersin?

cansu dedi ki...

Kadınlara verilmiş iki ceza; beklemek ve ummaktır diye yazmış Murathan Mungan.

Kendimi yazılarını bekler buluyorum. Sevinmeli mi buna yoksa üzülmeli mi ya da beklememeye mi çalışmalı kestiremiyorum. İşleri oluruna bırakacak kadar serinkanlı olmama rağmen tez canlı tarafım gizli gizli kontrol ediyor yorumları. Acaba yeni bir şey var mı? acaba ne kadar tanıyor beni? ne düşünüyor hakkımda? Acaba?