20 Aralık 2010 Pazartesi

Adsıza dair...



Sıcak bu zamanlar hayat. Sarı sıcağı. Bir bahar dalı geldi, oturdu.
Ne zamandır susuzmuşum bahar dalına.
Gelince anladım.
Pembe bu kadar mı gülümsetir insanı.
O pembeki tam da gözbebeklerinin rengi.

Rasyonalize olmuş acının işe yaramazlığı.
Yaramaz bir kızın ilk defa kendi çılgınlığını tanımlaması
bana ait olmayan yaramazlıklar, yaramaz gerçekten.

Gergin bir bekleyiş var bir de
sakız olmuş bir muhabbet
dişin sinirini çekme ile çekmeme arasında kalmış bir dişçinin
sinir olduğu dişe sinir olmamak için içini çekmesi var

Bir el tutuşu var. arada, derede.
nereye koysam bilemediğim.
Serbest dalış, nefesini bırakması var.
alıp başucuma koydum
-Sun-i teneffüs devri kapanalı epey oldu-
Erguvani
ve yine sarı sıcak
biraz toz, biraz kerpeten.

Doktorların elit zümre hali var bir de
beni kendilerini sevmeye iten.
elit olukları için değil
sevimli oldukları için,
onlara herşey sorulabilir.

İstatiki bir denklem var elimizde.
bir kış akşamı Alaska'yı anımsatan.
Alaska'da kestane yapan bir babam var
bir de sahlep yapan arkadaşlarım
Eskimo öpüşmelerini keşfetmek buralarda moda
Ne o, yoksa sen daha denemedin mi?

Sahi kimsin sen?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Adsız der ki ; değiştirelim Cansu.
Biliyorum adil değil bu, biliyorum seni ve çok az (iç)ini...ama gerçekten ne önemi var ki hangi ad ile varlığımın adlandırıldığının...hem ben bile beni bilmezken ne diyeyim ki sana.sen adlandır her ne demek istersen, nereden bakıyorsan ve her neysem sende sence...
Sen yaz ben seninle konuşur gibi okuyayım yazdıklarını ve varsa benden gelen bişe bende konuşayım seninle...

Bu akşam kalktım dostlarla dolu rakı masasından, yürüdüm biraz istiklal de...mutlu kalabalık tablosu içinde solunum yetmezliğinden attım kendimi haliçe...yağmurluk içinde balık tutanların yanına...daha gerçekler.bi yanımda vızır vızır geçen araçlar diğer yanımda durgun haliç...cem adrian eşliğinde haykırdım ve yine çok sevdim haykırmayı, çok özlemişim...babam geldi aklıma, hastanedeki hali '' bana hoşçakal derken onlara iyi bak'' der ki hali...ben haykırdıkça yağmur daha çok yağdı , ben nefes almaya çalıştıkça daha çok vurdu yüzüme rüzgar...yağmur kesik kesik geçmişe dair herşey paramparça...bi anlamı kalmadı nereye gidiyorum demenin,kala kaldım öylece...su yüzüne çıkışım taksicinin ''sigara içmem de bi mahsuru var mı abi'' sorusu oldu.şimdiyse evde sadece bi kadeh şarap.Bu gece ağır...ve ;

sürüyor bölük pörçük
gece
ölü
bitmek bilmeyen
sorusuz
noktasız
virgülsüz
ünlemsiz...

Adsız işte.