26 Ekim 2010 Salı

Ay ışığına meyilli yüreklerdik. Gülme melekemizi evvel zaman içinde yitirmiştik. Kalelerimizin kumdan olduğunu hüzünle fark etmişken, hüznümüzün koyuluğuna ağlıyorduk. Yatay tesiler bizden ırak olmalı. Arşa değmenin daniskası...

Yarımdık. Yaşanmışlıklar sadece yarımlığımızı vurgulamıştı. Hepsi bu. Daha fazlası değil.

Evet, doğru. Bazı yaşanmışlıklar vardı. Bunlar, sokaktaki insanların harcı değildi. Bunlar, onların umrunda bile değildi. Biz asi ruhlar, kendimize özgü içinde doktorculuk oynanan bir dünya kurmuştuk. Düşmüşüz de kaşımız yarılmış gibi davranıyorduk. Sorun ise ciğerlerimizdeydi...

Kanatlarım çıkacak. Kanatların çıkacak. Ne duruyorsun. At kendini denize..

Hiç yorum yok: