14 Ocak 2008 Pazartesi

Degistir


Merhaba,

Iki hafta once hayatimda bir degisiklik yapmaya karar verdim. Her gun hayatimda bilincli olarak bir seyi degistirecegim. Bu yuzden blogumun adi "degistir". Degisim kucuk yada buyuk olmasi fark etmez. Mesela sandvicimi her zaman isirdigim sag koseden degil de soldan isirmam gibi. Yeni bir meyva denemem gibi. Hep kullandigim markayi degistirmem gibi.

Bu bana babamin ogretisi. "Ne olursa olsun tadina bak. Hayatta tadina bakmadigin sey kalmasin. Tabi bu kendini tehlikeye atmadigin anlamina gelmez. Sadece onyargilarindan kurtulmani sagla. Yepyeni seyler denemek seni zengin kilacaktir."

Peki bu ogreti ne zamandir beri kulaklarimda yer ediyorken ne oldu da birdenbire iki hafta once boyle bir maceraya atilmaya karar verdim? Pablo Neruda'nin cok guzel bir siir sayesinde:

Yavaş yavaş ölürler,
Seyahat etmeyenler.
Yavaş yavaş ölürler,
Okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
Vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
Alışkanlıklarına esir olanlar,
Her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
Bir yabancı ile konuşmayanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
Heyecanlardan kaçınanlar,
Tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten
kaçınanlar.
Yavaş yavaş ölürler,
Aşkta veya işte bedbaht olup yön değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.


Nasil harika degil mi? Iste benim hayatimi degistiren bu siir oldu. Su an egitim icin Londradayim. Iki hafta boyunca denedim ve gordum ki oluyor. Degisim harika oluyor. Kucuk bir not defterime yaziyorum o gun yaptigim degisiklikleri. Yazabilecegim kadar cok size aktarmaya calisacagim. Bu macerama sizi de katmak istedim.

Simdi bakalim bu iki haftada neler degistirilmis hayatimda:
Yilin ilk gununde Ingiliz kahvaltisi denedim
Ordek eti yedim
Mango, papaya gibi atesli meyvalarin tadina baktim. Her yeni meyva yedigimde bir dilek dilemeyi unutmadim. Dedem ogretmisti, yeni bir tad denediginizde yapin harika oluyor:)
Keci sutu ictim ve geri puskurttum, uff bana gore bir sey degil. Ama soya sutu ictim onu begendim. Hafif, hos bir tadi var. Ictikten bir salise sonra tadi geliyor.
Portebello pazarini gezdim. Hos bir pazardi. Yiyecek, icecek ve bol kahkaha vardi.
Sonracima corn flakesimi sutle degil portakal suyu ile denedim
Koca bir tabak daha once denemedigim Cin yemeginden yedim. Ben Cin yemegine bayilirim.
Aslan Kral muzikaline gittim. Nefis bir gorsel ziyafetti. Hakuna Matada'yi hatirladim kuccukken izledigim filminden. Anlami endise yok (no worries) !!
Evime giden yeni bir yol kesfettim. Hep adini gordugum evimin yakinindaki muzenin yerini bulmamin yaninda bir de guzel bir restaurant kesfettirdi bu degisim bana.
Sabah ilk defa humus ve tarhana corbasi ile kahvalti yaptim. Kizim Ingiltere'de nerede humus buldun demeyin burada cok revacta.
Kuskonmaz denedim ilk defa. Oyleki nasil yenecegini bilmayip ilk cig yemege kalktim sonra akil edip kaynattim. Yumurta ile olan beraberliklerine bayilmaktayim:)
Tarih ve bilim muzesine gittim ilk defa. Dinazor iskeletleri gordum, animasyonlarla eglendim.
Ozel bir Ingiliz peyniri olan stilton peyniri denedim. Buraya kadar gelmisken yemeden olmaz dedim.
Ben yuzumu yikamayi hic sevmem, inatla bu aliskanligi degistirdim, iki hafta boyunca hep yuzumu yikadim sabah.
Bir gun evden hic cikmadim, hic ama. Bu Londra'da bir ilk.

Iste bunlari yaptim iki haftada, bakalim listeme neler eklenecek?
Resim icin kaynak:

Hiç yorum yok: