7 Mayıs 2011 Cumartesi


Bizim spor merkezinde koşu bantlarının tam karşısında "Doyum Market" bulunuyor.

İnsanlar bir koşuşturma içinde son sürat doyuma doğru koşuyorlar.

Hipotez 1: İnsanlar doyumu yanlış yerde arıyorlar.

Hipotez 2: Amaç doyum değil yolculuğun kendisi (ki yolculuğun da kendi içinde bir amacı var)

Dip not: Hipotez 2 mantıklı göründü.

Dip not 2: hep dip notların dip boya gibi olduğunu düşünmüşümdür. Bu "çağrışımcılığın kökeni nereden merak konusu"

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Doyum market...
Aynı yerden mi bahsediyoruz bilmiyorum ama - o kadar cok doyum varken İstanbul'da aynı yerden bahsetme olasılıgı düşündürücü - ben her Cuma gunu gunun bir saatinde ugruyorum Doyum markete ve dogrusu benimki de hep bi telas ve cabukluk icinde oluyor...benim hipotez, durum bambaska... o da yakında sona eriyor.

Hayatıma dair cok sey degistirdim son zamanlarda ve pek cogunda sen dustun aklıma...pek cogu da onceden tasarlanmıs, planlanmıs seylerdi...demek ki zamanı gelmis diyorum kendime...suan bu degisim yolculugunun keyfindeyim ,bundan sonra her ne kadar sert ve zorlu bir surec baslayacak olsa da sanırım daha cok ''ben'' i dinleme fırsatım olacak...ve son bişe ; özledim seni.

Adsız işte.

cansu dedi ki...

30 martta yorumunua yazdığım yorumlar sana ait.

ve bir dip-ek ona: aylar oldu, artık kahve içmenin ve hayatlarımızdan konuşmanın vaktidir.

Adsız dedi ki...

Cansu,
ancak toparladım kendimi, halimi...30 mart yorumunu daha yeni okudum , az bucuk sasırttın beni...bilmezdim bu paylasımdan bu kadar keyif aldıgını...
Murathan Mungan dogru mu demis bilmiyorum ama guzel soylemis gercekten, beklemek ve ummak...niyeyse bu iki kelime - her neyse o beklenen , umit edilen sey - mevcut durumdan cok daha guzel seyler getirecek gibi gelir bana - her anlamda -...

İletine istinaden; uzulmemeli, keyfini cıkarmalı bence, bende yapıyorum aynı seyi , gizli gizli ve cogu zaman gayri ihtiyari kontrol ediyorum yorumları, mutlu oluyorum...ve an geliyor bırakıyorum kendimi ''özlemek'' gibi...
Yeni bir şey yok , biliyorsun beni...pek tanıma fırsatımız olmadı birbirimizi,gercek anlamda, sadece binlerce kez temasa ugrayan hayatlarımız icinden bir vakit temas etti bizim hayatlarımız, bense biliyorum seni ama tanımıyorum pek...ve acaba sorusu, bi zaman ne cok kullanırdım ben bunu...karsıma senle cıkmıs olması garip...

onceden demistim sana , biliyorum adil degil bu durum ve sessizim bu noktada...af eyle beni simdilik...bu evrende biri seni ozlemis,bunu bilmek guzel bise...

degistirelim mi? yaz geliyor...ilk nereye kacmalı sence ?ve bu uc noktalar nereye goturecek sence beni...

Adsız işte.

Adsız dedi ki...

Murathan Mungan dogru da soylemis , beklemek ve ummak cok kolay degilmis...gayri ihtiyari bekledim yorumunu...sanırım bu durum kadın - erkek ayrımını pek yapmıyor...ozumuzde mı var ne , bundan da mı besleniyoruz , ne dersin?

Sanırım aynı Doyum'dan bahsediyoruz bu arada...daha bugun farkettim karsısında bir spor salonu oldugunu Cihangirdeki Doyum'un...

daha senden bi oneri gelmeden ben kacıyorum haftaya bir yerlere...kısa sureligine istanbul'u terk etmek guzel...sanırım beni daha cok mutlu eden gidilecek yerden ote yolcugun kendisi...
son sey bi sarkıdan alıntı olsun madem ; hangisi sıla, hangisi gurbet, yollar bize memleket...

Adsız işte.

cansu dedi ki...

Aynı Doyumdan bahsediyoruz.. Her gün önünden geçtiğim aynı mevkiden..

"Kazan" gibi birkaç gün geçirdim.

özlem, beraat, beraate rağmen özlem, kuş, deniz, şile, şans ve aksilik, buğu, kutlama, ağlama, olmama, masumiyet-sizlik- (ki en çok da buna acıdım -sahi acımak kendine, en zararlı kımıl hayvanı olmalı-)

nereye gittin acaba? uzun bir sahil diledim..